Sultanahmet Meydanı İstanbul'un en önemli meydanlarından biridir. Bizans devrinde Hipodrom olarak bilinirdi. “Hipodrom” At binenlerin, atların meydanı anlamına gelir. Osmanlı döneminde buraya At Meydanı denirdi.
Günümüze çok az kalıntıları kalan Bizans devri önemli yapıları ve abideleri Hipodrom çevresinde inşa edilmişti. “Büyük Saray”
diye bilinen İmparatorluk Sarayı Hipodromun yanından başlar, aşağılara,
deniz kenarına kadar uzanırdı. Bu Saraydan günümüze bir büyük salonun
yer mozaik panosu gelebilmiştir. Şehrin en önemli meydanı Agusteion ve
burası ile cadde arasında Milerium zafer takı bulunurdu. Cadde, Roma’ya
kadar uzanan yolun başlangıcı idi ve ilk kilometre taşı da buradaydı.
Hamamlar, mabetler, dini, kültürel, idare ve sosyal merkezler bu civara
yerleşmişlerdi. Semt Bizans ve Türk devirlerinde de merkezi önemini
devam ettirmiştir.
İstanbul’un en önemli abideleri Ayasofya, Sultan Ahmet Camii, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Yerebatan Sarnıcı
burada, Hipodromun çevresindedir. Şehrin ana caddeleri (aşağı limana
inen ve batıya şehir surlarına doğru gidenler) Hipodromdan başlar ve
yamaçları takip ederdi. Yol kenarları ticari kuruluşlar ve
ikametgahlarla çevrili idi. Yan yollar dar ve bazıları basamaklarla
yokuş aşağı uzanırlardı. Anayol kaldırımları bazen iki katlı, galerili
inşa edilmişlerdi.
Roma İmparatorluğu ve sonradan Bizans İmparatorluğu
devrinde hipodrom şehrin toplantı, eğlence, heyecan ve spor merkezi
olarak 10. yüzyıla kadar önemini sürdürmüştü. Araba yarışları yanında,
müzisyen toplulukları, dansözler, akrobatlar, vahşi hayvanlarla kavga
gösterileri, toplantılar yapılırdı. Bütün bu faaliyetler için ise Roma
devrinde bol tatil günleri mevcuttu. Hipodrom Bizans döneminde devlete
karşı ayaklanmaların da merkezi olmuştur. İustianus'un saltanatında
gerçekleşen Nika Ayaklanması
bunlardan biridir ve komutan Belisarios'un yine burada kıstırdığı
ayaklanmacılardan 30.000 kadarını öldürmesiyle bastırılmıştır. Daha
sonra 1185'te İmparator Andronikos Komnenos'un linç edilmesi de burada olmuştur.
Dev ölçüde bir U harfi şeklinde olan hipodromun doğu uzun tarafında,
damında 4 bronz at bulunan, balkon şeklinde, imparator locası yer
alırdı. Ortada, hipodromun kum kaplı sahasını ikiye bölen, arabaların
etrafında yarıştığı alçak bir duvar, bu duvarın üstünde de
İmparatorluğun çeşitli yerlerinden getirilen abideler ve meşhur at
yarışçıları ile atlarının heykelleri bulunurdu. Şöhretli bir araba
yarışçısı akla gelebilecek her türlü maddi olanak içinde yüzerdi.
Yarışçılar yeşil-mavi-sarı-kırmızı gibi politik güçleri de olan
takımlara ayrılmışlardı. Zaman, zaman yarışlara politika karışır,
karşılıklı güçlerin mücadeleleri korkunç katliamlara dönüşebilirdi.
Hipodrom günümüze zemini 4-5 metre yükselmiş ve kalabilmiş 3 abide ile
gelmiştir.
Hipodrom İçerisinde gladyatör dövüşlerinin, araba yarışlarının yapıldığı, sayısız ayaklanmalara ve kanlı olaylara sahne olan hipodrom , bugünkü Sultanahmet meydanında bulunuyordu. O zamanlar pek revaçta olan bu yarışların, müsabakaların ve burada başlayan Nika ihtilâli gibi isyanların Bizans tarihindeki izleri çok derin olmuştur.
Roma'daki «Circus Maximius de Rorae» un bir benzeri olan hipodrom M. S. 2. yüzyılın başlarında, üç yıl süren şiddetli bir muhasara sonunda şehri Byzantionlulardan zapteden Septimius Severııs (193-211) tarafından 196 yılında halkı memnun etmek amacıyla yaptırılmıştır. Fakat hipodrom asıl haşmetini, canlılığını M. S. 4. yüzyılın başlarında Konstantin 1 (303 - 337) tarafından genişletilerek yeniden inşa edilmesiyle kazanmıştır.
Hipodromun mimarî yapısı hakkında bize en iyi malûmatı veren kaynaklardan biri hiç şüphesiz Veronalı rahip O. Panvinio'nun eserinde yayınladığı resimdir. Bu resimde 370 m. uzunluğunda ve 120 m. genişliğinde olan hipodromun kısa kenarlarından birinin yarım daire şeklinde nihayetlendiği, diğerinde de kathismanın (İmparator locası) bulunduğu görülmektedir.
İlk zamanlar burada sadece vahşî hayvanlar iie gösteriler yapıldığından hayvanların halkın üzerine saldırmasını önlemek maksadıyla, oturma kademelerinin (Gradenler) önüne oldukça derin hendekler kazılmıştı.
Yarış sahası, üzerinde bazı anıtların bulunduğu spina ikiye ayırıyordu ki bugün bunlardan sadece Thedcsius I dikilitaşı, yılanlı sütun ve Konstantin VII sütunu kalmıştır. Son yıllarda spinanın tam muntazam olmıyarak aksının hafifçe çarpık olduğu tespit edilmiştir. Bu sahayı kuşatan 30 ilâ 40 basamaktan ibaret oturma kademeleri 40.000 den fazla seyirciyi, bir rivayete göre de 100.000 kişiyi rahatça istiap edebilecek büyüklükte idi. Kademelerin en üst basamağını, benzerleri antik devir stadyumlarında görülen ve hipodromun bütün heyeti umumiyesine hâkim bir galeri çeviriyordu.
Post a Comment